5 Mart 2010 Cuma

SIKIŞTIRILMIŞ BİR İSTANBUL TARİHİ İMÇ

Hareketli bir mekan sergisidir bazen otobüsler…


İstanbul’a yeni gelen her insan, ya bu şehre ilişkin duydukları hikayeleri, çekilen dizilerin mekanlarını görmek adına ya da inecekleri durakları kaçırmamak için biraz merak çokça korku ile bakarlar otobüs camlarından. Kentte uzun zamandan beri yaşayan insanların algısından farklı bir algı yaratır bu. Her ayrıntıyı görür gözleriniz. Her ayrıntıyı hikayesiyle, kentle ilişkisiyle…

Durakta Unkapanı yazıyor. “Hadi ya” diyorum kendi kendime “Burası orası mıymış?” Durağın arkasına bakıyorum ama istediğim yazıyı göremiyorum. İnip binen yolcu sayısının fazlalığı rahatlatıyor ilk defa. Karşıda sarı, bloklar halinde yayılmış büyük bir yapı var ve büyük bir yazı: İMÇ. “Hah işte İstanbul Müzik Çarşısı” diyemeden kısaltmanın altındaki yazıyı okuyorum: İstanbul Manifaturacılar ve Kumaşçılar Çarşısı. Hareket ediyor otobüs. Kafamda sorularla büyük Atatürk Bulvarı boyunca izliyorum etrafımı. Müzik aleti satan birkaç dükkan var evet ama müzik yapımcılarını göremiyor gözüm. 3. Blok , 2. Blok, tekstil toptancıları… “ Allah allah” diyorum “İki tane mi Unkapanı var acaba İstanbul’da, müzik çarsısında tekstilin ne işi var. “

Ertesi sabah yine aynı yol üzerinden geçiyorum. Bu sefer İMÇ’nin tarafından gidiyor otobüsüm. Bir sürü blokta bir sürü farklı ticaret alanı. En sonunda 6. Blokta beklediğim yazı çarpıyor gözüme: Kaset CD ve Müzik Yapımcıları… İneceğim durağa kadar Türkiye’nin hafif müzik tarihinin yazıldığı mekanı görmenin hazzıyla gidebilirim artık. Neler geçiriyorum içimden. Televizyonda gördüğüm çoğu kişi bu otobüs durağında otobüs bekleyip, bu pilavcıdan pilav yemiş zamanında…

Müziklerle, filmlerle ve her sanatçının hayat hikayesinin en trajik kısımlarıyla tanımışız biz bu mekanı. O kadar bağdaştırmışız ki, adını bile belleğimizde yakıştırdığımız biçimde anar olmuşuz. Anadolu’dan gelenler için umut kapısı, müzikle uğraşan her gencin ailesinin korkulu rüyası… Unkapanı-Kurtkapanı, İstanbul Manifaturacılar-daha çok- plakçılar ,müzikçiler çarşısı…

Şimdilerde gittiğinizde hiçbir ünlüyü göremezsiniz oralarda. Belki ihtiyaçları kalmadığından, belki umut kapısı başka yere taşıdığından…Zaman ve kent birlik olup sıvaları da savurmuşlar, müzikleri de, insanları da… Eski birkaç müzik yapımcısı, tanımadığımız ve asla tanıyamayacağımız türkücülerin afişleri, alabildiğine farklı işlevde dükkanlar var şimdi.

İyi de bu manifaturacılar dediğimiz nedir?

***



Çok partili rejime geçildikten sonra modernizmin gölgesinde oluşmaya çalışan kentilileşme kavramı, İstanbul’a yapılan kentsel müdahaleler, alınan aşırı göç ve imparatorlukların gözdesi İstanbul’un yeni düzenle başa çıkamayış evresinde doğan büyük sorun trafik…

1950’lerde -tüm bunların İstanbul’un her santimini etkilediği dönemde- Sultanhamam ve çevresinde sıkışıp kalmış manifaturacılar, kendilerine birer mağaza inşa ettirmek için bir kooperatif kurmuşlar. Kısa sürede oldukça rağbet gören kooperatif gerekli mali güce ulaşmış ve mağazayı inşa ettirecek arsa arayışlarına başlanmış. Dönemin valisi de girişimi destekleyince süreç iyice hızlanmış.

Zamanın Valisi ve Belediye Başkanı olan Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay İstanbul Büyük Şehir Belediyesince, bu yeni işyeri için Bozdoğan Su Kemeri ve Unkapanı Köprüsü arasında yaklaşık 45.000 metrekare büyüklüğünde bir arsa teklif etmiştir.(1)
Arsa seçiminden sonra gündeme gelen konu arsanın bulunduğu bölgenin imar planına sahip olmaması olmuş, Belediye ve Kooperatif tarafından bir mevzi imar planı yarışması düzenlenmiş.

27 Temmuz 1958 tarihinde düzenlenen bu yarışmaya katılan 14 proje arasından jüri, Y. Mim. Kemal Bayur, Y. Mim. Tarık Aka, Y. Müh. Niyazı Durunay, Y. Mim. Özdemir Akverdi’nin müşterek hazırladığı projeyi birinci seçmiştir. Bu proje sonradan Belediye şehircilik danışmanı Prof. Piccinato’nun da katkısı ile geliştirilerek Mevzi İmar planı haline getirilmiştir.(2)

İMÇ’yi bu kadar önemli hale getiren en önemli unsur Tarihi Yarımada içinde konumlandığı yer belki de. Üst tarafında Bozdoğan (Valens) Su Kemeri ve Şehzadepaşa Camisi, biraz geride Süleymaniye Külliyesi, arada Vefa ve Kilise Camileri, karşı tarafında Molla Zeyrek Camisi ve Cumhuriyet kurulduktan sonra İstanbul’a yapılan ilk müdahalelerde açılan Atatürk Bulvarı …

Atatürk Bulvarı, kentsel dokuları bakımından birbiriyle bir bütün oluşturan Süleymaniye ve Zeyrek bölgelerini birbirinden koparmış. Çarşının kurulacağı arsanın bu iki bölgenin arasında olması, yapının mimarisinin tarihsel dokuyla uyuşmasını zorunlu kılmış. Dönemin ünlü mimarlarının katılımıyla gerçekleştirilen yarışma sonucu İMÇ geleneksel İstanbul çarşısı ile modern alışveriş merkezleri arasında bir geçiş misali kurulmuş Atatürk Bulvarı’nın kıyısına.

Çarşı için açılan mimari proje yarışmasında; İstanbul Belediye Başkanı Kemal Aygün, Rıfat Edin, İmar Müdürü Y. Mim. Faruk Akçer, Belediye İmar Müşaviri Y. Mim. Sedat Hakkı Eldem, Y. Mim. Asım Mutlu, Y. Mim. Sadık Sever, Y. Müh. Mim. Ali Rıza Ünsal’dan kurulmuş bulunan seçim kurulu çalışmaları sonunda Site Mimarlık Bürosu Y. Müh. Mim. Doğan Tekeli, Y. Müh. Mim. Sami Sisa ve Y. Müh. Mim. Metin Hepgülen tarafından hazırlanan projeyi tatbik edilmek üzere birinciliğe layık görmüştür.(3)

İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nı dönemin ünlü sanatçıları süslemiş üstelik. Kuzgun Acar’ın Duvar Heykeli, Füreya Koral ve Sadi Diren’in Seramik Panoları, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun 2 adet Mozaik Panosu, Eren Eyüboğlu’nun Mozaik Panosu, Yavuz Görey’in Çeşme / Heykeli, Ali Teoman Germaner’in Duvar Rölyefi ve Nedim Günsür’ün Mozaik Panosu bulunuyor çarşının duvarlarında.

***

Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde fabrika yapımı her türlü kumaş ve bez gibi dokumalar olarak tanımlanmış manifatura. Bina yapılıp bitirildiğinden günümüze kadar geçen 40 yılı aşkın süre içerisinde, aynı isim altındaki 1994 dükkan kimi zaman Türkiye’nin ilk alışveriş merkezinin birer parçası, kimi zaman Türk hafif müziğinin yaratıldığı mekan olarak çıkmış karşımıza. Kent gibi planlanana inat değişerek zaman boyutlarında…

Onca düşünce onca akım geçip giderken zamanlarımızın üzerinden, değişirken gözlerimizdeki beğenilen, kenti bekleyen binalardan biri İstanbul Manifaturacılar Çarşısı. Bozdoğan Kemeri’ne, Süleymaniye ve Zeyrek’e göre genç, kentsel dönüşüm projelerine göre yaşlı.

Onca yıldan sonra tekrar geldi gündeme. Bu sefer müzisyenlerin hayat hikayelerinde ya da değişen müzik piyasasından şikayet eden yapımcılarla değil, son dönemde giderek hız kazanan kentsel dönüşüm projeleri kapsamında yıkılmasının söz konusu olmasıyla.

Çarşının amacının dışındaki alanlarına hizmet ettiği, tarihi dokuya zarar verecek şekilde yayıldığı, dükkanlarda ağır makinelerle yapılan imalatların çevreye zarar verdiği ve bölgede taşıt yoğunluğu yarattığı gerekçe gösterilmiş yıkılması için. Projelerden biri çarşının yerine Süleymaniye ve Zeyrek bölgelerinin tarihi dokusuna uyumlu konutlar yapılmasını öneriyor. Bu projeye Mimarlar Odası’ndan ve akademisyenlerden oldukça fazla eleştiri gelmiş ve proje mahkeme kararı ile durdurulmuş.

İstanbul Manifaturacılar Çarşısı 20. Yüzyıl çağdaş Türk Mimarlığı’nın en önemli örneklerinden biri, içinde bulunan bir çok sanat eseri önemini daha da arttırıyor. Bunun dışında dükkanların işlevi değişse de binlerce kişinin buradan ekmek yediği gerçeği var ortada. Bu ekmek kapısının kaldırılıp, yerine 50 adet tarihi süsü verilmiş yeni villanın hangi kamu yararı için yapıldığı da büyük bir soru işareti…

****

Şimdilik yerli yerinde her şey. Çarşı’nın Bienal’de kullanılan mekanlardan biri olması, belli bir kesimin dikkatini çekmesine neden oldu. Bu kesim önünden geçen otobüsteki kentlilerden oluşmasa da…

Alışsa da gözümüz varlığına, şaşırmasak da ilk gördüğümüzdeki gibi gerçek adına, önünden geçerken otobüsün camlarından bakmasak da korku ve merakla; zihinlerimize iz bırakmış bir yapı İMÇ. Duvarlarına yapışıp kalmış İstanbul’a dair bir şeyler. Değişkenliğinde bizden, yaşamın değişkenliğinden bir şeyler var…

Kaynakça

1- Çılgın, Kumru, “Prestijli” Bir Kentsel Dönüşüm Girişimi: İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) Örneği, Yayınlanmamış Tez Çalışması, MSGSÜ, 2008

2- 3- İMÇ Tarihçesi, http://www.imc.org.tr [erişim: 31 Aralık 2009]



Gizem KIYGI

2 yorum:

  1. eline, ağzına sağlık kuzum çok güzel tasvir etmişsin, gözümde canlandı herbir mekan.. devamını bekliyoruz.. : )

    YanıtlaSil
  2. Bence okuyanlarda çarşıyı görsel olarak da canlandıracak, hiç olmazsa bir tane fotoğraf olsaydı daha iyi olacaktı. Ama bir tane Haliçten, bir tane de Su Kemerleri tarafından iki fotoğraf olsa daha iyi olurdu. Gazeteniz için beş kurucuya da tebrikler saygılar. ertanalayat

    YanıtlaSil